>Gök akkuyruk, Çorum Çıplağı, Takke perçem, Ala (hiç sevmem)

>

Başlıktakiler güvercin. Bol paça olanları var mesela. Bazen ayakları kanar hayvanın o kadar paça yüzünden yürürken. Kimisi bırakınca yarım metreden takla atmaya başlar. Oyunlu. Kimi yatıktır. Kimisi felaket süzülür. Çorum çıplağı mesela paçasızdır. Takla da atmaz ama bir kanat sesi çıkarır ki insan aklını yiyebilir. Çok besledim küçükken. Oğlumla ara sıra mahallede gidiyoruz. Besliyorlar. Emin olamıyorum alışsa mı alışmasa mı diye. Eroin gibi çünkü. otuzbeş yaşına geldik. Hala elim gidiyor. Birazdan anlatacaklarımla güvercinlerin hiç alakası yok ve derseniz ki niye böyle bir giriş yaptın, kabalaşmayın derim; ben sizinle siz diye konuşuyorum çünkü. Ha derseniz ki niye böyle bir giriş yaptınız, inanın bilmiyorum. Valla.

İnternette ciddi, hayırlı, doğrudan ve iyi hiçbirşey yapılamayacağını hep savundum. Yeni değil. Benzer şeyleri birçok kişi söylüyor. Yok öyle değil. Ben biraz daha başka bir yerden söyleyeceğim söyleyeceklerimi. Diyeceksiniz ki o zaman şimdi söyleyeceklerini neden ciddiye alalım. Madem burada ciddi birşey söylenmiyor? Aferin. Almayın zaten.


Televizyonda mesela hiçbir hareketli görüntü yoktur aslında. Kati surette canlı olmadığına dayanamadıkları için olsa gerek Live filan yazıyorlar köşeye. Nesi live anacım? Arka arkaya cansız kareler işte. Alttan da bindiriyorsun müziği. Bu. Dead yani. Hem de mutlak ve tam bir cansızlık durumu. Naklen diyorlardı Türk televizyonlarında bir zaman önceye kadar. Bir nebze yani, eh evet. Olabilir. Ama canlı manlı değil. Katiyyen. Televizyon işi bir kıvama gelmeye başladı. Artık tümüyle gerizekalı insanların gerizekalı insanlarla karşı karşıya oynadıkları bir oyuna dönüştü iş. Bir nevi porno. Oynayanlar zevk alıyormuş gibi yapıyor kameralar açık olduğu sürece. Kızıyormuş, seviniyormuş, coşuyormuş, üzülüyormuş gibi yapıyorlar .Bir görüşü, inancı, açıyı, birisini müdafaa ediyormuş gibi görünüyorlar. Oynayanlar da seyredenler de bu pornonun tümünün en az kadın programlarında olduğu kadar yalan dolan olduğunu biliyor adı gibi. Hah. Zaten böyle olmalıydı baştan beri. Biraz zaman aldı. Ha en ciddi(nasıl olacaksa artık?) siyaset programı ha kardeşinin kendine tecavüz ettiğini anlatan kadın veya adamın televizyonda bunu söylemek için kaç para aldığının televizyonda ortaya çıkarılması. Yemketeyiz veya BBG farklı da Tarih programları veya mesela 5n 1k farklı mı? Aynı bokun laciverti.

Televizyon olması gerektiği şekle geliyor yavaş yavaş. Mutlak ve kabul edilmiş tam bir aptallık. Daha çok kadın, daha çok yalan, daha çok müzik, daha çok hız, daha çok kibir, daha çok kumar, daha çok fal, daha çok münafık, daha çok sahte kahraman, daha çok yaşam tarzı, daha çok sağlıklı yaşam, daha çok gizli budizm, daha çok gizli sapık inanç, daha çok rüya tabiri, daha çok hayal, daha çok cedel, sahte kavga, sahte hakaret ve aşağılama. Daha sefil, yoz, aşağı, azgın, çirkin, şeytani, pis, yılışık, renkli, ışıklı ve boş. Daha can sıkıcı, daha manik ve daha depresif, bilmemne. Nefsi emmareden ne anlıyorsunuz deseniz ilmi olan bir kimse böyle birşey derdi size. Bunun bütününe bakmaya gerek yok. Birkaç dakika kafidir. Bin yıl üretilsin bu diyelim, birşey değişmez. Nefsi emmare bir ateş topu gibi birşey. bir kıvılcımın nevini anlamanız yeterli. Bütün topu avcunuza almaya gerek yok. Yalan, tüm yalanlığıyla kendini ifşa etmeye başlıyor. Şunu merak ediyorum ama. Açık bir şekilde, ima yoluyla veya bir telmih olarak veya mesela simgelemeyle vesaire değil lafzen ve doğrudan televizyonun ve bu türden tüm görüntülerin yalan olduğu ve sadece yalan olduğu, yalana yaradığı söylenmeye de başlanacak mı? Bunun da bir işe yaramasını bekleyecekler mi?

Bunları neden söylediğime gelince, en başta, internette milletin kafasına gözüne daldığımız zamanlarda biz aslında dalga geçiyorduk. Tümüyle dalgaydı ve eğlenceydi. Kafası azıcık çalışan birkaç kişi anlamıştı ne yaptığımızı. Ama fena hızlıydık yani. Kimse daha hızlı silah çekemediği için o zaman, o atari oyununu kazandık. Bunun atari olduğunu anlamadıkları için çoğu mesela bana dargındır hala. Geri de alamadım sonra. Öyle arada pis ve bungun bir balon oluştu. Sonra iş ciddileşti. İnternette birşeyler söylemeyi insanlar ciddiye almaya başladı. Bir süreliğine ben de. Ama uzunca süredir ticari birtakım faaliyetler ve işlemler dışında internetin hiçbir işe yaramadığını biliyorum. Boş, faydasız ve insana göre olmayan bir nane bu. Ve ömrü çok olmayacak. Televizyonun yalanlığı ve faydasızlığı o tüm kendiyle (televizyonun insanı aptallaştırdığının sürekli televizyonda söylendiği gibi) çelişerek yeniden kurması, kendini eleştirerek berkitmesi ve kendi muhalifini yaratıyor gibi yapmasına rağmen saçmalığı, gereksizliği ve uydurukluğu artık ortada. İnternetin ne olduğunu da insanlar tüm yalınlığıyla anlayacak. Anlamaya başlmadılar mı, işte şurda şurda şurda bu kadar kişi zaten bunları söylüyor diyeceksiniz. Hayır. Onların ki Chomsky’nin veya Sartre’ın muhalefeti gibi. Sadece kafirlerin, yalancıların ve yalanın işine yarar. Aynı şeyi söylesek bile, aynı kelimeleri kullanarak aynı yer ve zamanda söylesek bile, benim birşeyi söylememle mesela Noam Avram Chomsky’nin söylemesi arasında “kocaman bir fark var”. Ben doğruyu, hakikati, iyiyi söyleyebilirim. O(nlar) söyleyemez. Ben salih amel işleyebilirim. Onun gibi bişey.

Başta internette ve internetle sadece dalga geçtim. Sonra zararını farkettim. Abartarak ama. Olduğundan daha fazla bir güç vehmetmişim ki haksız sayılmazdım çünkü o kadar da ne olduğunu anlamıyordum. Artık neredeyse tamamen ne olduğunu, nasıl olduğunu, nasıl tümüyle faydasız olduğunu ve neden büyük bir hızla anlamını tümüyle yitireceğini biliyorum. Bunun bir testi birkaç gün önce burada söylemeye çalıştığım şeyler oldu. Son zamanlarda düşündüğüm ve bulduğum şeyleri yazmaya çalışıyorum. Çok temiz, yüksek ve hakiki görüşler. Kesinlikle çoğu kişisel değil ve kesinlikle benim düşüncelerim değil bunlar. Çoğumuzun samimiyetle baktığımzda görebileceğimiz doğrular. Onların bir kısmının müsvettelerini paylaşıyim dediğimde bu mecranın buna nasıl uyamayacağını da tüm açıklığıyla görebildim. İnşallah sözünü ettiğim görüşleri yazarak, olması gerektiği gibi ve olması gerektiği şekilde yayımlayacağım.

Televizyonun bir hızı var mesela. Bu öyle bir hız ki onun eşliğinde asla birşey söyleyemezsiniz. Televizyonda asla birşey söyleyemezsiniz. Bunu burada teknik olarak anlatabilmem epeyce güç. Muhtemelen denesem başarırım ama inanın çok uzun sürer ve ciddi boşluklar kalır ki o kadar uğraşmaya değmeyeceğini anlarsınız. Ama bana güvenin. Ne dediğimi ve bunun ne kadar doğru olduğunu biliyorum. İnternetteki durum sadece hızla alakalı değil. Hızla ve zamanla yakından bir alakası yine var ama burada birşey söylenemeyeceği meselesinin tek sebebi zaman değil. İkinci bir çok temelden sebebi daha var. Televizyondan da daha derinden ve temelden bir başka sebeple burada söylediğimiz hiçbirşey anlam katına çıkamıyor. O sebep mekandır.

Genç arkadaşlarıma bir tavsiyem var. Mesela müzik dinlemeyin. Ama dinleyecekseniz internetten dinlemeyin. Yani dinleyin tabi, ben de mesela internetten müzik dinliyorum. Ama bir müzik parçasını mp3 olarak dinlerken cd’den dinlediğinizdekinden aldığınızdan ne eksildiğini bilin. Cd dinlerken kasetten, kaset dinlerken plaktan aldığınızdan ne eksiliyor, bilin. Ama cd ve kasetle plak arasındaki fark katlanılabilir bir farktır. İnternetten dinlediğiniz çok daha farklı. O farkı anlayınca birşey oluyor. Ki o olan şeyi abartmayın. Buluş yapmadınız. İkincisi nihayet müzik öyle büyütülecek birşey değil. Eğlence yani sonuçta. Boş bir uğraş.
İnternet bu türden boş uğraşların en kötü yapıldığı yer sadece. Bir fikrin varsa hakikaten bir fikrin olur ve onu yüreğinde taşır, kafanda kurar, ellerinle yazar dilinle söylersin. Adamsan hatunu dışarıda da bulursun. Birini madara edeceksen sokakta edersin. Kavgaya gireceksen gerçek insanlarla gerçek insanlara karşı girersin. Batak oynayacaksan sanal kartlarla değil 52yle oynarsın. Filan. İnternet dediğimiz şey zaten malayani olan bu türden işlerin süfli, korkak, genel olarak müstearla ve karı gibi yapıldığı kocamaaaaan sandığımız miskal-i zerre (bile değil de işte) bir yer. Kafirler buldu zaten. Ve onlar köpürtüyor. Sivilceli, ezik, pis – muhtemelen kokuyorlardır- korkak, asosyal ve en aşağılık olanları hem de. Ne bekleyecektik ki? Laf benimkisi. Güvercin yuvaya alışsın diye kanadını çekerler bir de. İnternette değil yok. Bizimkiler yapıyor. Günah değil mi ya?
Bu yazı Uncategorized içinde yayınlandı. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

11 Responses to >Gök akkuyruk, Çorum Çıplağı, Takke perçem, Ala (hiç sevmem)

  1. Anonymous dedi ki:

    >bu yazı tam olarak ne hakkında?

  2. Eren Safi dedi ki:

    >kuş boku hakkında. daha edepli söyleyecek olursak güvercin gübresi. ki en kıymetli gübredir. tek kullanmanın sakıncaları da var. yakıyor. başka gübrelerle karıştırıp evcilleştirilmesi gerekiyor. evcilleşmeliyiz.

  3. efil dedi ki:

    >eren safi abi, ben yazını çok sevdim. güvercinci adamlar bana hep tuhaf gelmiştir. bir komşumuz vardı, mecidiyeköyün ortasında, tuhaf bir barakada güvercin beslerdi. kışın epey zorlanıyordu.nedense kar yağınca falan güvercinlerden biri ikisi illa ki dama tünerdi. saatlerce geri dönsünler diye uğraşırdı. başta sakin, sonra küfredip kar topu atıcak kadar şey olurdu. onu hatırladım.

  4. Anonymous dedi ki:

    >eren abi çok bahsetmişsin aynı şeylerden sonunu zor getirdim yazının

  5. Eren Safi dedi ki:

    >siirde de benzer biseyi savunuyorum. stadda da. mesela sari lacivert sampiyon fener diye bi sefer soylemiyoruz. bazen yirmiyi otuzu bulur. ya da milyonlarca gibi kismen uzun tezahuratlari bile en az uc sefer soyluyoruz bi seferde. zikrin, tekrarin, bir daha soylemenin, cok bahsetmenin zarari yok. ben bi zararini gormedim en azindan. o kadar yildir o kadar sey tekrar ettim. bi de birisi daha abi derse agir kufretcem. noluyo lan? amca diyin bari! aa

  6. Ahmet Güntan dedi ki:

    >"İnternet dediğimiz şey zaten malayani olan bu türden işlerin süfli, korkak, genel olarak müstearla ve karı gibi yapıldığı kocamaaaaan sandığımız miskal-i zerre (bile değil de işte) bir yer."

  7. barkinkarsli dedi ki:

    >Sabah sabah yüze soğuk su çarpan bir yazı. Bir itirazım var fakat: İnternet neyse o yalnızca. Yani hayat denende neysek, internette de oyuz; daha fazlası ya da azını istesek de olamayız. Taylor serisi gibi, gerçek bize yakınsar İnternette olduklarımız elmecbur. Daha fazlası değil, daha azı da. Hangi mum yanar yatsıdan önce, ya da sonra?Selamlar…

  8. Eren Safi dedi ki:

    >internet neyse o yalnızca diyemeyiz. yani deriz ama anlatım bozukluğu olur. internet neyse diyemeyiz yani aslında. çünkü saçma olacak biliyorum ama internet diye birşey yok. olan bir ve sıfır sayılarının yanyana yazılmasından ibaret hala. ne yazık ki bu kadar doğrudan ve düz bir durumla karşı karşıyayız. telefon hatlarını veya benzer hatları kullanan insanlar birbirlerine bir takım veriler gönderip alıyorlar. durum bundan ibaret. telefonla konuşmaktan farkıysa yaptığımız işlerin daha az gerçek olması. iki veya daha çok insan telefonla konuşarak ne kadar ciddi, doğru, güzel, iyi ve hakiki bir iş yapabilirse internet kullanan insan da ancak-en fazla- o kadar iş yapabilir. boşa vakit geçirmek, riya, kibir, şirk gibi felaketlerin sürekli kıyısında gezildiği bir pislik bu. hiçbir erdemin, iyi, doğru, güzel, yarayışlı hiçbirşeyin bu sanallıkla alakası yoktr. olmaz. internet üzerinden bunları söylemenin hiçbir anlamı olmadığını da biliyorum ayrıca. birisi bomba ihbarı gibi birşey yapmalıydı. çok sevdiğin bir kardeşine, çocuğuna, babana, karına internetle uğraş diye tavsiye eder miydin? böyle soruları ahirette cevaplarmış gibi düşünmeliyiz ama. ve şey kolaylığına kaçmadan, işte televizyon iyi amaçlarla kullanıldığında..filan. televizyonu mesela .tümüze soksak bugünkü amacından daha iyi bir amaçla kullanmış olurduk. yok, yani işte mesela bıçak, elma kesersek iyidir ama adam öldürürsek kötüdür. kötü olan bıçak değil bizim onu nasıl kullandığımızdır diye bir örnek var ya..bu arada çaldığın bir elmayı kesiyorsan bıçağı kötüye kullanmış olursun. hak eden bir kimseyi doğradıysan da iyi bir iş yapmış olursun. adamların örnekleri de patlak. neyse. hayatta neysek internette de oyuz olmaz. hayatta neyiz bilmiyorum ama internette bi halt değiliz. internet bi halt değil çünkü. değil derken gerçekten değil. birkaç milyon kat cila çekilmiş bir yüzey gibi düşünürsek, birkaç milyar kez üst üste söylenerek inanılan bir yalan yani. yalan derken iltifat ettiğim hissine kapılıyorum nedense.1 0 1 0 1 0 1 0 şey bile daha iyiydi. nasıldı? hah, satranç oynamak strateji duygusunu, zekayı ve karar alma yeteneğini geliştirir. alayı salaktır halbuki mesela satranç hastalarının. bildiğin gerizekalı

  9. Eren Safi dedi ki:

    >satranç diyince aslında şey dicektim onu unutmuşum. bu satranç işini abartanlar için "sekiz hamle sonrasını hesaplar!" filan gibi övme geyikleri vardır. bak bak bak! ulan iyi ya işte ben de onu söylüyorum. niye hesaplıyorsun ki? işin mi yok?! sonuçta her hamleyi başa alıp ilk açılışa yani taşların hiç oynanmadığı yere geri getirince yaptığının ne kadar saçma ve boş bir iş olduğunu göreceksin. üç milyon bilinmeyenli bir denklemin sonucu mesela her zaman 1 filan gibi birşeydir. niye yapıyorsunki bunu? sonra işte sayısız faydasız pislik ürüyor. iki iki daha dört eder dedin zaten. ve böyle salak bir yalana, bir faraziyeye neredeyse bütün insanları inandırdın. tamam. yeter. dur işte orda. yoook. 2x=4 ise x kaçtır da diyecek. iyi peki. Allah belanı versin. bunlar kendilerine inek kes dendiğinde de ne renk olsun demişlerdi. onların torunları işte. inek kes. ne renk olsun? kahverengi. dişi mi olsun erkek mi olsun? dişi olsun. gebe mi olsun, olmasın mı? yahu kes işte ha. bırak ikiyi iksi bilmemneyi. iş alıyorsun başına

  10. barkinkarsli dedi ki:

    >İnternette neden bir halt olalım, olmayalım ya da? Bunu kim umursar? Elmayı bankadan çalmışlara selam olsun bıçakla. Hz. Musa'ya öğreten Hızır Aleyhisselam'a da selam olsun. Hayatla internet neden aynı sepet olsun, internet hayattaki sepetlerden biriyken yalnızca? Çocukken, 10 yaşımdayken bir arkadaşımla bir dükkana, çiçek satan bir dükkana, bomba ihbarı yapmıştık sahte, saçma. O gün ben anahtarı unutup kapıda kalmıştım. Anneannemin terliklerini giyip 3-4 km yol yürümüştüm başka anahtar için; bomba ihbarı internet yokken bile işe yaramıştı. Noktalı virgül bile işe yarar. Selamlar…

  11. Anonymous dedi ki:

    >ilgiyle okudum

Yorum bırakın